29 Aralık 2014 Pazartesi

ÖZLEDİK BE AMİRİM!

ÖZLEDİK BE AMİRİM!

     Türk televizyon tarihine bakarsakçok başarılı, çok izlenen diziler olmuştur elbet ama bana kalırsa hiç biri Behzat Ç. Kadar sevilip izlenmemiştir. Ve tabi ki özlenmemiştir de. Bunları etrafımdaki insanlar ve sosyal medyadaki gözlemlerime dayanarak  söylüyorum.
        Herneyse asıl konumuz Behzat Ç. Neden bu kadar sevildi, seviliyor ve özleniyor? Konusundan dolayı mı? Emrah Serbes’in senaryosunun başarısından dolayı mı? Yoksa dizideki oyuncuların doğallıklarından ve seyirciyle aralarında oluşan bağdan mı kaynaklı? Belki de bu sevginin ve özlemin sebebi bu saydıklarımın hepsidir..
Dizi ve oyuncular o kadar tuttu ve benimsendi ki yerlerini artık kimse alamaz. Behzat Amir’i, Hayalet’i, Akbaba’yı, Harun’u başkası canlandırsa izleyici çok yadırgar.
      Bana göre diziyi diğerlerinden ayıran bir çok farklılık var. Dizinin başrol oyuncuları hayatta hep kaybetmiş, hayatın sillesini yemiş insanlar. Yaşamlarında, ilişkilerinde vs. maddi manevi birçok başarısızlıkları var. Bir diğer fark da yaşadıkları evler, takıldıklar mekanlar, bindikleri arabalar hiç abartılı değil. Polislikleri de çok abartılı değil ve çok başarılı polisler değiller. Bir çok sorunları var, tüm bunlar gayet inandırıcı, samimi ve doğal. İşte bence izleyici tüm bunları sevdi ve benimsedi. Belki de bazılarımız onlarda kendimizi gördük. Hayatta yaşadıklarımıza, uğradığımız haksızlıkları Behzat Amir’le baş kaldırdık, bazen Harun gibi saf ve patavatsız olduk, bazen de Hayalet ve Akbaba gibi bir bekar evinde durmadan içtik hiç durmadan.
     Diziyi izlemeyenler veya birkaç bölüm izleyenler diziye karşı biraz ön yargılı olabilirler ancak dizinin güzelliğini onlara anlatmak biraz zor. Bu yaşayarak öğrenilecek bişey. Bu güzelliği ancak dizinin tutkunları bilir.
    O değil de Ulan Ercüment Çözer’i bile özledik be! En çok da Akbaba’nın evinde içerken arkada çalan ve bizi de kedere sürükleyip bi bira açtıran Neşet Ertaş ezgilerini.. Tabi dizi müziklerinin sahibi Pilli Bebek grubunun da hakkını yememek gerek.

Çok özledik Amirim çok!

Ne diyordu Hayalet 56. Bölümde Ilgın’a yazdığı mektubun başında:

‘’Biz çok normal adamlar değiliz, sizin de çok normal olduğunuz söylenemez..’’


Belki de biz normal olmadığımızdan bu kadar çok sevmişizdir, bu yüzden bu kadar özlüyoruzdur!

HARİKA BİR YIL!

HARİKA BİR YIL!
       Malum hepimiz facebook kullanıcısıyız. Şu son günlerde devamlı gözüme takılan facebook’un yeni uygulamasını görmüş belki de çoğunuz uygulamışsınızdır. Herkes ‘’harika bir yıldı’’ diyerek etrafa gülücükler saçıp ona buna teşekkür ediyor. Bu paylaşımları her gördüğümde beynimde şimşekler çakıyor!

      Bu yıl o kadar çok acılar yaşadı ki bu ülke, o kadar çok kanadı ki, nasıl harika bir yıl olabilir anlamakta zorlanıyorum. Hiç kimsenin bunlara sırtını dönüp görmezden gelme hakkı yok bana kalırsa!
      2014’e memleket tarihinde görülmemiş bir vurgunla giriş yaptık! Ayakkabı kutularına istiflenmiş paralar, ‘’sıfırlayamayacak’’ kadar çok para, hırsızlık, yolsuzluk, yalan.. Değil 7 sülalemiz 77 sülalemiz bir araya gelse bir araya getiremeyeceğimiz kadar çok para. Gel kör ki yurdum insanı yine sadece izlemekle yetindi. Bazıları o gün inkar ettiği paraları bugün yine istiflemeye devam ediyor.
      Faşizm ve katliamlar tarihinin yazıldığı bu topraklara bu sene birde yüzsüzlük ve arsızlık eklendi.  Evet artık yeni yepyeni bir Türkiyeyiz! ‘’Devletimiz büyüdükçe büyüyor, yayıldıkça yayılıyor.’’ Rantını büyütmek için halkını küçük düşürmeyi, bu yolda acı çektirmeyi, göz yaşı dökmesini, hatta ölmesini bile görmezden geliyorlar. Kendisini eleştiren 16 yaşındaki çocuğu sınıfından alıp hapishaneye göndermekte, bir diğer 16 yaşındaki çocuğu ‘’Polise emri ben verdim’’ diyerek katletmekte, mitinglerde yuhalatarak 15 kiloda mezara koymakta hiçbir yanlış görmüyorlar!
      Devletin büyümesi için tepedekilerin daha çok kazanmaları, sistemin çarkının dönmesi için hiçbir hak talep edemeyen, güvencesiz işçilerin artması, nitelikli iş gücünün de yandaşların kayırılması ve zorlaştırılan atamalar yüzünden işsiz kalıp sözleşmeli ve güvencesiz olarak köleleşmiş şekilde çalışmak zorunda kalması gerek. Tüm bunlar patronu vicdan sahibi olmaya iteceğine, daha çok kazanma ve güçlenme hırsıyla insanlıktan uzaklaştırmıştır. Her iş kolunda yaşanan bu insanlık dışı sömürü yüzünden devamlı iş kazaları olmuş ve artarak devam etmektedir. Bu ‘’harika yılda’’ gözünü para hırsı bürümüş patronların acımasız iş ve işçi politikaları yüzünden Soma’da tek bir madende 301 insanımızı yitirdik..
       Şimdi bulunduğumuz yerden değil de bir kereliğine bunları yaşayanlar tarafından bakalım geçtiğimiz yıla, gerçekten harika bir yıl mıydı?
Berkin'in annesi-babasının gözünden bakın bir de. Aylarca uyanmasını beklediğin hastane odalarında bırakıyorsun  yavrunun küçücük bedenini.. Acını bile yaşamana izin vermeyen bir hırsla masum evladının adını her gün kirli ağızlarında  savuruyorlar ordan oraya.
       Bir de acımasız bir katil ordusu IŞİD’e karşı topraklarını korumaya çalışan şanlı Kobane halkı tarafından bakın 2014’e. Yılın son aylarını savaş, ölüm, ve yoksullukla geçirmiş bir halk.. Bu halka ve direnişe destek vermek amacıyla kaybettiğimiz canların ailelerini düşünün..

Şimdi tekrar cevap verin, sahiden ‘’harika bir yıl’’ mı geçirdik?